Bugün Arabça damarlarımız en iyi ihtimalle tıkanmış durumdadır.
Kesilmiştir demek istemiyorum. Bunu da belgelemem çok kolaydır.
Kur’an üzerinden, Kur’an Arabçasıyla on cümle kurun.
Suriye’nin Halep kentinden başlayarak, Mısır’ın en sondaki şehrine kadar ve batıdaki en son Arab şehrine kadar, Cebel-i Târık boğazına kadar ki Arab köylerinde dolaşın, şehirlerinde dolaşın.
Lise talebesine, ilkokul okumamışlara, üniversitelilere, o, on cümleyi gösterin.
Bakın Kur’an Arabçasından on cümle anlayan var mı, Arab denen Ülkelerde! Kur’an’dan on cümleyi anlayacak yeteneği kalmamış.
Kur’an Arabçasıyla on cümle kuramayan bir müslüman neslin, Kur’an Devletini kurması mümkün mü?
Bu kadar hayalperest olunur mu?
Fasih dediğimiz Kur’an Arabçası konuşan müslümanla, Arabçasını bile Kur’ana göre konuşamayan müslüman arasında fark var.
O zaman biz Arabçayı, Arablarla ticaret yapmak için değil, Dinimizin dili olduğu için konuşuruz, merak ederiz, öğreniriz.
Ve ben hiç tereddüt etmeden düşünür ve derim ki : ARABÇA ÖĞRENMEK CİHAD ETMEKTİR.
Çünkü küfür, Arabçayı tedavülden kaldırmayı başardı, Arablarda kaldırdı.
Arab olmayan topraklarda tek tük bir iki medreseye mahkum etti.
Müslümanın Arabçayla bağlantısı, Dinine bağlantısının ölçüsü olarak görülüyor kafirler tarafından.
Müslümanlar Arabçayı ne görmeli o zaman? Müslümanlar Arabçayı Yabancı dil olarak görebilirler mi?
Hayır! Arabça; Dinimizdir, İslamiyetimizdir!
Biz Arabça öğrenmek, konuşmak isteriz.
Çocuklarımızın Arabça bilmesini, İslamlaştırılmalarının gereği ve sonucu olarak görmek zorundayız.
Arabça medreseleri, Kur’an-ı Kerim’in kursları kadar değerli ve önemli olmalıdır gözümüzde.
Ve kafirlerin Arabçayla ne için savaştıklarını bir kere daha çözmüş ve anlamış oluruz.